CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Tepebaşı Belediyesi Ferdi Zeyrek Yaşam Merkezi'nin açılış törenine katıldı. Tören sonrası Özel, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
AYM'nin Tayfun Kahraman hakkında verdiği karara İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin uymamasını değerlendiren Özel, şunları söyledi:
"Türkiye'de dünya kadar keyifsiz iş olmaya devam ediyor. Felaket yaşadık bugün. Bu ilerde bugün yapılmaya çalışılanın ne olduğunu ve eğer mani olunmazsa ne sonuçlar doğuracağını daha iyi anlayacağız.
Bugün Tayfun Kahraman hakkında Anayasa Mahkemesi'nin yazın verdiği, gerekçesini Eylül ayında yazdığı, mahkemeye yolladığı kararı savcılık neredeyse bir haftadır bekletiyordu. Bir yerlerden talimat bekliyorlar, mütala yazmıyorlar. Bugün kötü bir mütalaa yazdılar ve bugün ilk kez yargı tarihimizde 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi'nin esastan görüşüp karara bağladığı; hem kişinin sağlığı yönünden hem adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünden gerekçeli kararına uymayacağını açıkladı.
Oysa Anayasamızın 138. ve 153. maddelerine göre AYM kararı hepimiz için bağlayıcıdır. Buna rağmen AK Toros çetesi etkisi ile yazılan kötü mütalaa ve 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin anayasayı tanımaması. Bu saatten sonra biri kalkar 'sen anayasanın bu maddesini tanımıyorsan ben de Meclis maddesini tanımıyorum' der, milletvekillerini tanımaz, öbürü cumhurbaşkanını tanımaz. Öbürü konut hakkını, mülkiyet hakkını tanımaz.
"Hanginiz nasıl bunu savunabilirsiniz?"
Bütün hepimizin güvencesi Anayasa ve bugün sadece ve sadece muhalif olan birisine ki -Gezi olayları sırasında arayı bulmaya çalışmış-, Sayın Erdoğan'a en nazik dili kullanmış, Gezi olaylarının olaysız bitmesi için gayret sarf etmiş kişi haksız yere tutuluyor. Kızı Vera, 3 yaşındaydı gitti şimdi okula başladı.
Babası ne kreşe götürebildi ne okula yazdırabildi. Vera büyüdü, Anayasa Mahkemesi 'Vera'nın babası haklı' dedi bugün o kararı uymadılar. Bu vakitten sonra bu ülkede nizam nasıl tutacak. Aklı başında bütün AK Partililere söylüyorum. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'a söylüyorum, hukukçu kendisi, Abdülhamit Gül'e söylüyorum AK Parti'de geçmiş dönemde Adalet Bakanlığı yapmış Grup Başkan Vekili şu anda. Geçmişle birlikte grup başkan vekilliği yapmış olduğumuz şu anki Adalet Bakanına söylüyorum ya hanginiz nasıl bunu nasıl savunabilirsiniz, nasıl arkasında durabilirsiniz?
"Bu vakitten sonra düzen tutmaz"
Bir, birinci kademe Mahkemesi Anayasa Mahkemesi kararını nasıl tanımaz nasıl uygulamaz. Bu vakitten sonra düzen tutmaz, yarın yağma başlar. Bakın devlet kalkarsa mülkiyet hakkı ortadan kalkarsa, devletleri devlet yapan toplum sözleşmeleridir. Bugün o toplum sözleşmesine benim yargılanan kişinin şahsına göre karşı çıkmaya başladınız mı bu işin sonu gelmez. Bu ülkede Anayasa Mahkemesi'nin yazdığı, altına Cumhurbaşkanı tarafından atanmış yargıçların imza attığı metne, bir kağıda 'ben buna uymuyorum, benim için yok hükmündedir' derseniz borsanızda yatırım yapan yatırımcıya verdiğiniz hisse senedine kim güvenecek arkadaşlar? Kim gelecek bu ülkeye yatırım yapacak?
Bugün Türkiye Cumhuriyeti tarihinin anayasasızlaştırma, kuralsızlaştırma, kurumsuzlaştırma sürecinde bir eşik atlanıyor, herkes aklını başına alsın. Buradan bir kez daha söylüyorum tüm siyasi mülazaların dışında herkes aklını başına alsın. Buranın geri dönüşü yok. Yüzdün yüzdün bir yere geldin, daha ileri gidersen dönemeyeceksin hepimiz boğulacağız. Bunu yapmayın, yol yakınken dönün. Bu mahkemenin itirazında, hukukun hakim olmasıyla ilgili bir iradenin derhal ortaya konması lazım. Burası bir hukuk devleti olsa HSK olağanüstü toplanır, olağanüstü olarak bu mahkemedeki hakimlerin savunmalarını almak üzere açığa alır 'ne yapıyorsunuz siz arkadaşlar, olacak şey mi' der. Bir kez daha uyarıyorum."
"Akın Gürlek hem savcı maaşı aldı hem huzur hakkı aldı"
Özel, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek hakkında dün açıkladığı iddialara ilişkin de şunları söyledi:
"İkinci bir husus çok ilginizi çektiğini biliyorum. Dün akşam İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'in Başsavcı iken ki biliyorsunuz Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun ilgili 48. maddesi o kadar net söylüyor ki 'hakimler ve savcılar başka bir iş yapamazlar. Resmi ya da özel bir yerden başka bir gelir elde edemezler. Bakın Akın Gürlek, 2024'ün Ocak ayında Eti Maden şirketinin Lüksemburg'daki işletmesine yönetici olmuş, oradan maaş almış sonra görevi bir ara bırakmış. Sonra Kasım 2024'te İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı iken Lüksemburg'daki Eti Maden Yönetim Kurulu üyeliğine yeniden atandı. 10 ay boyunca hem Savcı maaşı aldı hem oradan euro bazında huzur hakkı yönetim kurulu maaşı aldı. Bu Hakimler ve Savcılar Kanunu'na açıkça aykırı.
"Edinilmiş mallar, yüzen, gezen mallar duyacaksınız"
Bir kere de burada suçüstü yakalandı, yalan atıyor 'ben başsavcıyken almadım bakan yardımcısı iken aldım' diyor etrafındaki gazetecilere yazdırıyor. 10 ay başsavcıyken almış. İkinci suçüstü durumunu söylüyorum, bakan yardımcısı iken de savcıydı. Anayasa'nın 140. maddesi 'hakimler ve savcılar Adalet Bakanlığında idari görevlere atanabilirler o sırada Hakimler ve Savcılar kurallarına tabidirler.' Akın Gürlek İstanbul'daki hakimlikten bakan yardımcılığı görevine atandığında hakimlikten savcılıktan bu görevinden istifa etmedi, etseydi zaten yeniden başsavcılığa atanırken mesleğe kabul işlemi yapılması lazımdı. Ama yapılmadı. Yani bakan yardımcısı iken de savcıydı ve hakimlerin, savcıların yasaklarına orada da tabii idi. Kendi ağzıyla yakalanıyor. Kendileri yalan atmak için 'biz bu maaşı bakan yardımcısı iken aldık' diyor. Orada da alamazsın çünkü savcı sıfatını taşıyorsun, hakim sıfatı taşıyorsun.
Bütün kanıtları basına yolladım. Göreve giriş Kasım 2024, çıkış 6 Ağustos 2025, bundan 2 ay önce. Benim 'ey Akın Bey senin Hollanda taraflarında, Lüksemburg taraflarında ne işin var' dediğimin ertesi günü görevden istifa ediyor suçüstü yakalandığı için. Edinilmiş mallar, yüzen, gezen mallar duyacaksınız, hepsini ispatlayacağız. Şimdi bütün gazetecilere dün akşam ilk önce bütün Türkiye bu durumu çok ayıpladı.
"Bu pisliğin üstünde oturtamazsınız onu"
Adalet Bakanı'na soruyorum, Yılmaz Bey'e soruyorum; sen HSK'nın Başkanısın bu kadar açık bir aykırılığa sen nasıl susacaksın? HSK nasıl susacak? Buradan şu kadarını söylüyorum Sayın Erdoğan'a, Sayın Cumhurbaşkanı'na, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Sayın Erdoğan'a söylüyorum: Bugün o gündür ya bugün HSK toplanacak, Anayasa Mahkemesi kararına uymayan, Anayasa'yı askıya alan, çiğneyen 13. Ağır Ceza Mahkemesi hakkında işlem yapacak ve ardından da yayınlayacağı kararname ile Akın Gürlek'i açığa alacak. Yerine en liyakatli hakimi, savcıyı atayın o başka bir şey... Ama bu pisliğin üstünde oturtamazsınız onu, bir TL alamaz. Ayrıca devletin ve milletin parası dolandırılıyor. Etimine Şirketi, Fransızca karar defteri tutan bir şirket. Bu bilmediği bir dilde imza atıp para alıyor arkadaşlar.
O maden şirketinin yönetim kurulu ile yemeğe çıksa yemek sipariş edemeyecek olan adam Fransızca bilmediği bir dilde imza atıp devletin parasını alıyor. Gitmeden, çalışmadan olmaz arkadaşlar.
"Lüksemburg'daki pisliği buradaki yalanla örtemezsiniz"
Bir de dün kendini kurtarmak için bir şey yapıyor. Ben kendini eleştirdim, yanlış kararlar veren savcıları eleştirdim, sonra Erdoğan'a dedim ki 'etrafına sahip çık, çok ağır hakaretler ediyorlar Dilek Hanım'a ve çocuklara. Etrafındaki ite köpeğe sahip çık' dedim. Gündemi dağıtacak ya bana soruşturma açmış 'cumhurbaşkanına hakaretten.' Ben savcılara ne dediğimi biliyorum. Diyecek olsam derim senden mi çekineceğim? Ama bakın ben 'etrafındaki ite köpeğe sahip çık, olmadık hakaretler yapıyorlar haysiyetimize saldırıyorlar' diyorum o diyor ki 'bize' dedi, 'savcılara' dedi. Neden? Onu kendi üstüne çekecek ki konuyu dağıtacak. Ben ortaya söylemiştim üstüne alınana bak. Lüksemburg'daki pisliği buradaki yalanla örtemezsiniz."
"En kısa sürede tüm arkadaşlarımızın özgürlüğüne kavuşmasını istiyoruz"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, altı gazetecinin sabah saatlerinde gözaltına alınmasına ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi:
"Altı gazeteci arkadaşımız sabahın erken saatlerinde bir tanesi daha önce bizim de çalıştığımız basın danışmanımız olarak görev yapan şimdi cumhurbaşkanlığı aday ofisinde Ekrem başkanın ekibinde çalışan arkadaşımız olmak üzere çok kıymetli gazeteci arkadaşlarımızı gözaltına aldılar. Sonra 'gözaltı değil, ifadeye çağırdık' dediler. Sonrasında ifade verince serbest bırakma tutanağı vardı ve şimdi yine tutuyorlar. Artık memlekette tabii düzen bozulduğu için insanın hakkını her türlü şey geliyor. Böyle nasıl bir durumla da karşı karşıyayız. En kısa sürede tüm arkadaşlarımızın özgürlüğüne kavuşmasını istiyoruz, süreci yakından takip ediyoruz."